Kategoriler
Genel

KUYUMCU

İstanbul’a gelen bir köylü, kuyumcu dükkânının önünde durmuş, vitrinini inceliyormuş. Kuyumcu biraz da köylünün kıyafetinden ötürü aşağılayarak:

 

─ Ne bakıyorsun öyle hemşerim? Demiş.

─ Hiç. Sizin dükkânda ne sattığınızı merak ettim.

Adam alay edercesine yanıt verir:

─ Biz eşek kafası satıyoruz.

Adam:
─Allah versin. İşleriniz iyi gidiyora benziyor.

Kuyumcu:

─Nereden bildin iyi gittiğini?

Adam yanıtlar:

─Baksana, koskoca dükkânda seninkinden diğer kalmamış da ondan!

NOT: Yaşam boyu dış görünüşe aldanmamak lazım! Hele önyargıyla ve küçümseyerek birisi ile alay edip, dalga geçmekten şiddetle sakınmak lazım!

Adam avukatına giderek dert yanmış:

 

– Avukat bey, arkadaşıma 100 milyon borç vermiştim. Borcunu inkar ediyor, ödemiyor. Avukat müvekkiline döner ve;

– Elinizde rastgele bir kanıt, tanık var mı?

– Maalesef yok.

 

– O vakit size borcu olan 500 milyonu ödemesini dilediğiniz bir mektup yazıp gönderin.

– Ama bana yalnızca 100 milyon borcu var.

– İyi ya. O da size “sana yalnızca 100 milyon borcum vardı. 500 milyon nereden çıktı ?” diye yazacaktır. Aradığımız kanıt bu …!

 

Kategoriler
Genel

TÜYLERDEN KURTUL

Diş macunu ile tüylerden kurtulmak
Bu insana biraz garip gelebilir ama diş macununun kıl ve tüyleri azaltmada çok etkili bulunduğu düşünülmektedir. Hatta pek çok Youtuber diş macunu ile tüylerden kurtulduğunu gösteren videolar çekmektedir. Peki diş macunu ile tüylerden nasıl kurtulunur.
Diş macunu ile tüylerden kurtulmak
DİŞ MACUNU İLE EVDE VÜCUT TÜYLERİNDEN KURTULMA
Youtubeda tanınmış olan videolarda, alçakta bildireceğimiz teknik kullanılarak beden tüylerinden kurtulunduğu iddia edilmektedir:

Malzemeler

Yarım tatlı kaşığı diş macunu
Yarım aloe vera yaprağından çıkardığınız aloe vera jel (Alo vera yaprağını uzunlamasına kesip içersindeki jeli kaşıkla çıkarabilirsiniz ya da kozmetikçilerden hazır alo vera jel satın alabilirsiniz)
Yarım limonun suyu
Yarım tatlı kaşığı soda
Uygulama

Uygun bir kabın amacıylae yarım aloe vera yaprağından çıkardığınız aloe vera jeli,yarım tatlı kaşığı soda ve diş macununu alıp karıştırın. Sonrasında amacıylae yarım limonu sıkıp karışımı son kez güzelce karıştırın. Hazırladığınız bu karışımı vücudunuzda istenmeyen tüylerin bulunduğu bölgeye sürüp 10 dakika bekletin. Bu vakit dolduktan sonra bir lif ve su ile karışımı cildinizden ovalayarak temizleyin.


DİŞ MACUNU ve TÜY DÖKÜCÜ KREM İLE VÜCUT TÜYLERİNDEN KURTULMA

Malzemeler

2 kaşık tüy dökücü krem
1 kaşık diş macunu
Uygulama

Bir kabın içersinde tüy dökücü krem ile diş macununu karıştırın. Sonrasında bu karışımı bedentaki istenmeyen tüylerin üstüne sürüp 20 dakika bekletin. Sonrasında karışımı lif sayesinde masaj yaparak ciltten arındırın. Son olarak cildinizi ılık suyla yıkayın. Bu program ardından tüylerin kökten temizlendiğini ve cildinizin pürüzsüz bir görüntü aldığını fark edeceksiniz.
DİŞ MACUNU ve ŞEKER İLE TÜYLERDEN KURTULMA

Malzemeler

1 yemek kaşığı diş macunu
Yarım yemek kaşığı limon suyu
1 yemek kaşığı şeker
Uygulama

Tüm malzemeleri karıştırın. Hazırladığınız bu karışımı vücudunuzda istenmeyen tüylere uygulayabilirsiniz.
DİŞ MACUNUNU TÜY DÖKÜCÜ OLARAK KULLANMAK ZARARLI MIDIR?

Diş macunu ile tüy dökücü hazırlamak her ne kadar son zaman çok tanınmış olsa da eksperler bu tekniği kullanmayı tavsiye etmemektedir. Çünkü diş macununun bünyesinde tespit edilen metanol, triklosan, alkol, sodyum, karbonat, sodyum lauril sülfat ve hidrojen peroksit sadece diş amacıyla makuldur, cilde sürülmesi makul değildir. Cilde yapılan diş macunu ciltte kızarıklık ve tahrişe yol açabilir. Bu yüzden bedeninizdeki istenmeyen tüyleri temizlemek isterken ciddi cilt problemleriyle karşılaşabilirsiniz. Dikkatli olmanızda yarar vardır. Kaynak:=mavikadin.com

Kategoriler
Genel

SU GELİYORSA

Uyurken sizin de ağzınızdan su geliyorsa.. Çoğu şahıs de Oluyor.. Uyurken Ağzınızdan Su Geliyorsa.
Uyurken ağzınızdan su gelmesi ağızda kuruluğa namacıyla olmakla beraber bir çok sağlık soruninin da habercisi olabilir. Çoğunlukla ufak çocuklarda ve bebeklerde görülen bu halin belli bir yaş sınırlaması bulunmamaktadır. Her yaştan insanda gece uyur iken ağızdan su gelmesi hali görülebilir.

Ağzı açık uyumak ve bu şekilde uyunduğunda ağızdan su gelmesi, hatalı uyku pozisyonu, diş sorunleri, alerji, reflü, parkinson hastalığı, diş çıkarma, ilaçlara ait yan etkiler, sinir sistemi arızaları, ağız anatomisinde sorun ve kıl kurdu gibi etkilerden ötürü ağızdan su gelme hali yaşanabilir. Nasıl engellemek gerekir?

Ağzınızdan su gelmesinden şikâyetçiyseniz ve bu hal rastgele bir sağlık sorunine işaret etmiyorsa kendi yöntemlerinizle engelleyebilirsiniz. Mesela yastığınız alçak geliyorsa yüksek bir yastıkla değiştirebilirsiniz. Veya geniz eti ya da burunda anatomik arıza bulunuyorsa Kulak Burun Boğaz hekimine gidilerek hal anlatılmalı ve lüzumlu tedaviye başlanmalıdır.

PROF. DR. VEDAT GÖRAL UYARIYOR

Gece uykusunda ağızdan salya gelmesinin çoğu rahatsızlığın habercisi olabileceğine ilgi çeken Prof. Dr. Vedat Göral “Yanlış uyku pozisyonu, reflü, birtakım diş ve ağız sorunleri, baş travmaları, Parkinson, alerjiler, yemek borusu kanserleri, birtakım ilaçlara ait yan etkiler, sinir sistemi arızaları ve bağırsak parazitleri gece uykusunda ağızdan su gelmesine namacıyla olabilir” dedi.

Medipol Mega Üniversite Hastanesi Gastroenteroloji Bölümünden Prof. Dr. Vedat Göral, bilhassa gece uyur iken ağızdan salya akmasının çoğu hastalığın habercisi olma ihtimalini söyleyerek mühim açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Göral, “Bazı şahıslarda gece uykusunda ağızdan su gelmesi bireyin hatalı uyku pozisyonu, reflü hastalığı, birtakım diş sorunleri, baş travmaları sonrası, diş çıkarma dönemi, birtakım ilaçlara ait yan etkiler, sinir sistemi arızaları, ağız anatomisinde sorun ve bağırsak parazitleri gibi etkilerden ötürü ortaya gelebilir. Uyku pozisyonu da genelde ağız içersinde salyanın birikmesine namacıyla olur. Yan ya da yüzüstü uyuyan insanlarda uyur iken salya akması daha olasıdır. Genellikle ağzınızdan soluk alma eğilimindeyseniz ya da sinüs yollarınızda tıkanıklık varsa biriken salya soluk alabilmek amacıyla ağız açıldığında dışarı çıkmaya başlayabilir” diye konuştu.

Yemek Borusu Kanseri de Neden Olabilir

Alerji, yemek borusu kanseri ve Parkinson hastalığının da salya akmasına namacıyla olduğuna ilgi çeken Prof. Dr. Göral, şu şekilde devam etti: Multipl skleroz (MS), Parkinson hastalığı, Müsküler distrofi gibi nörolojik hastalıklar ve yemek borusu kanserleri ağızdan salya akmasına namacıyla olabilir. Antipskotik ilaçlar ve Parkinson hastalığı tedavisinde sarfedilen ilaçlar da salya akmasına namacıyla olabilir. Alerjik hallerde da, uyku apnesinde de ağızdan salya akması gelişebilir.

Tükürük Bezine Botoks Uygulanabilir

Prof. Dr. Göral, tedavi amacıyla yapılabilecekleri ise şu şekilde sıraladı: Öncelik ile uyku pozisyonu değiştirilmelidir. Sırtüstü pozisyon tercih edilirse böylelikle tükürük ağıza ve yastığa akmaz. Ağzınızda sağlıklı bir tükürük dengesi sağlamak mühimdir. Amerikan Diş Hekimleri Birliği’ne göre tükürük bedenimizi enfeksiyondan korumada hayati bir rol oynar. Aşırı tükürük salgısı olan vakalarda, tükürük bezlerine botoks programı da yapılabilir. Ağıza konan birtakım cihazlar gece daha rahat uyumamızı sağlar, salya ve horlamaları azaltır. Uyku apnesi olanlar CPAP kullanmalıdır. Parazit saptanırsa, parazit ilaçları kullanılabilir. Ağızdan tükürük akmasının namacıylalerinden biri bireyin ağzından soluk almasına ve bundan ötürü tükürük akmasına sebep olan tıkanık burundur. Burun ve sinüs kanallarının Kulak Burun Boğaz alanında temizlenmesiyle şahıs daha rahat soluk alır, gece uykusunda ağzını açmayacağı amacıyla yastığını ıslatmaz. Gerilim ve sorun varsa, psikolojik destek alınmalıdır. Ağızdan salya akması ilaçların yan etkisine bağlı ise o ilaçlar değiştirilmelidir.

NOT: DOKTORUNUZA DANIŞINIZ.

Kategoriler
Genel

BAKIN NE OLACAK

Müge Anlı’nın kızı Lidya’nın son hali görenleri şaşırttı! Gittikçe annesine benziyor… Geçtiğimiz ay İstanbul Emniyeti Asayiş Şube Müdürü Şinasi Yüzbaşıoğlu ile hayatını birleştiren Müge Anlı’nın Burhan Akdağ ile olan evliliğinden dünyaya gelen kızı Lidya Müge Akdağ’ın son hali dikkat çekti. Sosyal medyada 19 yaşındaki Lidya’nın büyüdükçe annesine benzediği yorumları yapıldı.

Uzun yıllardır ATV ekranlarında program yapan Müge Anlı, bir süredir özel hayatıyla gündemden düşmüyor. Özel hayatını her daim gözlerden uzak tutan Anlı, programında İstanbul Emniyeti Asayiş Şube Müdürü Şinasi Yüzbaşıoğlu ile birlikte olduğunu söyledi. Anlı açıklamasının ardından 25 Haziran’da Yüzbaşıoğlu ile nikah masasına oturdu.

KIZI, ANNESİNE BENZETİLDİ

Karar’da yer alan habere göre, bir süredir özel hayatıyla konuşulan Müge Anlı, bu sefer de gözlerden uzak büyüttüğü kızı Lidya Müge Akdağ ile gündeme geldi. Anlı, Burhan Akdağ ile evliliğinden dünyaya gelen kızını sır gibi saklıyor.

2002 doğumlu olan Lidya Müge Akdağ, Koç Üniversitesi’nde hukuk bölümünü okuyor. Annesi gibi sarı saçları olan Akdağ’ın son hali ortaya çıktı. Genç kızın son görüntüsü ise Müge Anlı’ya benzetildi.

Kategoriler
Genel

GÖREN İNANAMIYOR

9 yıldır komada olan Kenan Işık’ın gözlerden uzak büyüttüğü oğlunu görenler şaşıp kalıyor! Meğer yıllarca yanındaymış… 9 yıldır komada olan usta oyuncu Kenan Işık’ın son durumu hayranları tarafından merak konusu oldu. Eşi Beril Işık, “Gözleriyle konuşabiliyor” diyerek herkesin yüreğine su serperken Kenan Işık’ın gözlerden uzak büyüttüğü oğlunu görenler şaşıp kalıyor. Meğer yıllarca yanındaymış! Bu kadar benzerlikte olmaz. İşte Kenan Işık’ın gözlerden uzak büyüttüğü oğlu…

2014 yılında spor salonunun suanasında düşerek beyin kanaması geçiren usta oyuncu Kenan Işık, tam 9 yıldır komada. Sağlık durumu hayranları tarafından merak edilirken eşi Beril Işık “Gözleriyle konuşabiliyor” demişti. Tedavisine devam edilen Işık’ın gözlerden uzak büyüttüğü oğlunu görenler ise gözlerine inanamıyor. Herkes aynı yorumu yapıyor. Bu kadar da olmaz!

“Kim 500 Milyar İster?” programını sunan ve gönüllere taht kuran Kenan Işık’ın son durumu zaman zaman merak konusu oluyor. Kenan Işık’ın son durumu merak edilirken eşi Beril Işık “Bakışlarıyla etrafındakileri takip edebiliyor. Artık gözleriyle iletişim kurabiliyor” demişti. Gözlerden uzak bir hayat süren Kenan Işık’ın 2 oğlu olduğunu duyanlar ise şoke oluyor. Kenan Işık’ın 1981 yılında hayatını birleştiği Beril Işık’tan Ahmet ve Mehmet adında iki oğlu bulunuyor.

Küçüklük haliyle anılan Mehmet Işık’ın son hali sosyal medyada gündem oldu. Görenler tanıyamadı bile!

Kategoriler
Genel

BUNU YAPAN YANDI

Türk Ceza Kanunu’na (TCK) eklenecek maddeyle, deprem ve salgın dönemlerinde ürünlerin, kiraların fiyatlarında fahiş artış yapanlara 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilecek. AA’da yer alan habere göre, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın talimatıyla, Bakanlık, deprem ve salgın dönemlerindeki fahiş fiyat artışlarının önlenmesi amacıyla yeni yasal düzenleme için teknik çalışma başlattı.

Çalışmaları devam eden düzenlemeye göre, TCK’ye yeni bir madde eklenerek, deprem ve salgın dönemlerinde fırsatçılık yapanlara hapis cezası verilecek. Deprem ve salgın dönemlerinde kiraların ve ürünlerin fiyatlarını fahiş oranda artıranlar 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak. Ayrıca bu kişilere adli para cezası verilecek. Depremler sonrasında kiraların yanı sıra nakliye ve taşınma ücretlerini artıranlar da bu düzenleme kapsamında değerlendirilecek. Yeni düzenlemenin ilerleyen günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) gündemine gelmesi bekleniyor.

BAKAN BOZDAĞ, AĞIR CEZALAR ÖNGÖREN DÜZENLEME AÇIKLAMASI YAPMIŞTI

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 25 Şubat’ta Diyarbakır’da yaptığı açıklamada, depremlerin ardından ceza mevzuatı ve cezai yaptırımlar konusunda bir hazırlık içerisinde olduklarını belirtmişti.

Bakan Bozdağ, “Çok ağır cezalar öngören düzenlemeler yapacağız ama bu düzenlemeler özel düzenleme olacak, böylesi zamanlarda uygulama imkanı bulacak. Gördük ki mevcut ceza kanunumuz bu konuda yeterli değil.” açıklamasında bulunmuştu.

Kategoriler
Genel

SELİM DEDE

Selim Dedenin beş oğlu ve bir de eşeği vardır. Selim dede bu eşeği on sene kullanmıştır. On senenin sonucunda yaşlanan eşeğin gözlerine perde inmiş ve göremez olmuştur. Büyük oğlu Selim dedeye gelir;

– Baba eşek görmüyor, bunu dağa götürüp bırakalım.

Selim dede ;

– Biraz bekleyelim bakalım.

Aradan beş gün geçer, büyük oğlan tekrar;

– Baba eşek görmüyor, kör olmuş. Dağa götürüp bırakalım.

Selim dede;

– Bir gün daha bekleyin, yarın cevabımı veririm.

Ertesi sabah Selim dede beş oğlunu da toplar;

– Damdan eşeği getirin bakalım der.

Görmediği amacıyla çevreye çarpa çarpa eşeği getirirler. Selim dede eşeğin başına varır, boynundan okşar ve evlatlarına dönerek;

– Bu eşek bizim on sene kahrımızı çekti. Sizin kıçınızın kıynaklarında bu eşeğin hakkı var. Artık iş göremez oldu, şimdi bize düşen vazife bu eşeği emekli edip, yaşadığı sürece şimdi biz ona bakacağız.

Büyük oğlan;
– Baba eşek görmüyor.

Selim dede ö’fkeyle yanıt verir:

– Yarın iş yapamaz hale düştüğümde beni de götürüp ormana bırakacaksınız?

Bu hadiselerın yaşandığı sırada ailenin en ufak oğlu Polat daha beş yaşındadır ama hadiseler beynine nakış nakış işlenmiştir.

Eşek iki sene daha yaşar. Selim dede o iki sene boyunca eşeğe yedirir içirir, tımarını yapar, okşar ve onunla konuşur.

– Ey eşek, benim sırtımdan geçtiğimiz çuvalların hepsi senin sırtından da geçti, hakkını helal et.

İki sene sonucunda eşek ölür, sırıklara bağlarlar, derenin kenarına götürüp, bir çukur kazarlar ve o bölgeye gömerler.

Yıllar seneları kovalar, ailenin en ufak oğlu Polat okur ve hakim olur. Hakim olduğunda ilk işi doğruca eşeğin gömüldüğü dere kenarına gitmek olur. Oraya varır ve kendi kendisine şu sözü verir:

 

– Benim babam adil bir şahıs idi; ben de hakimliğim boyunca babamın izinden yürüyeceğim ve kararlarımda daima hakkaniyeti gözeteceğim.

Polat’ın Poyraz isminde oğlu olur; büyür okula başlar ve bir gün matematikten imtihan olurlar: Eve geldiği zaman babasına anlatır;

– Baba bu gün matematikten imtihan olduk. Güzel yaptım. Öğretmen 15 soru sordu, 14’ünü yaptım. 15.’yi de yapardım ama gözüm yanımdaki Seda’nın kağıdına kaydı, hakkım olmayan şeye sahip olmak istemedim.

Ne demiş atalarımız; “Armut dibine düşer”. Anneler babalar evde çocuklarınıza güzel numune olun. Siz onlara ne verirseniz, onlar da sizden aldıklarını yansıtacaklardır.

Kategoriler
Genel

İZ BIRAKIYORSA

Çorabınız bu şekilde iz bırakıyorsa
Çorabınız bu tür iz bırakıyorsa dikkat
..Ayağınızda çorap giydiğinizde, lastik çok çok rahatsız ediyor ve yanında yara izleri oluşuyorsa kesinlikle hekime görünmek gerekir. İşte nedeni …Çorabınız bu tür iz bırakıyorsa dikkat…
Çorabınız bu şekilde iz bırakıyorsa
Vücudumuz pek çok hastalık amacıyla sinyal gönderilir. Araştırmalar neticesi her sene 600 binden çok insan kalp hastalıkları ile alakalı problemler yaşıyor. Kalp hastalıklarında en mühim noktalardan biri de erken tanı. İşte kalp hastalıklarının bulguları …İşte kalp hastalıklarının 8 sendromsi…


KOLLARA YAYILAN AĞRI: Kalp hastalıklarına işaret eden en mühim sinyallerden birisi kola sunulan ağrılar. Kol ağrısı erkeklerde sol kısımda olurken kadınlarda bu hal iki kol ağrısı olarak kendini gösterebiliyor. Kadınların birtakım zaman kollarında hissettiği ağrılar sinir sistemi ile alakalı olacağından doğru bir tanı amacıyla kesinlikle ekspere danışılmalıdır.

 

ŞİDDETLİ ÖKSÜRÜK: Birçok değişik hastalıkta görülebilen kuvvetli öksürük bilhassa pembe bir sıvı ile beraber görüldüğünde kalp yetmezliğine işaret ediyor olabilir.

AYAKLARDA VE BACAKLARDA ŞİŞLİK: Bacak, ayak ya da ayak bileklerinizde sebepsiz şişlikler meydana çıkabilir. Kalbin iyi şekilde pompalanmaması halunda kan damarlarındaki sıvının dokulara sızması ile beraber meydana çıkan şişlik halunda, bireyin hekime görünmesi yapılacak en yararlı prosedür olacaktır.

Özellikle ayağınızda çorap giydiğinizde, lastik çok çok rahatsız ediyor ve yanında yara izleri oluşuyorsa kesinlikle hekime görünmek gerekmektedir.

MİDE BULANTISI VE İŞTAHSIZLIK: Karaciğer etrafında yer alan sindirim sıvıları nedeniyle kalp rahatsızlıklarına bağlı mide bulantısı, iştahsızlık gibi problemler görülebilir. Bu sağlık problemini genelde karın ağrısı takip eder. Bu semptomların tümünü aynı anda yaşıyorsanız hekime gitmeniz tavsiye ediliyor.

AŞIRI KAYGILI RUH HALİ: Yapılan incelemelera göre hayatının belirli zamanlarında endişeli ruh haluna sahip bireylerin kalp hastalıklarına daha yatkın olduğunu meydana koyuyor. Kaygı düzeyiniz çoğu hastalığın nedeni olabilir.

BİLİNÇ KAYBI VE BAYILMA: Kalp rahatsızlıkları arasında en sık görülen semptomlar arasında şuur kayıbı ve basenema yer alıyor. Bunun sebepleri arasında kalbin kanı iyi pompalayamamasının yanı sıra kalp akışının damarlarda tıkanması gibi etkenler de yer alıyor. Bilinç kayıbı, basenema gibi problemler ile karşınıza çıkan anda eksper biri ile görüşmelisiniz.CİLTTE MAVİMSİ BİR RENK: Kan akışının azalması ya da kanın yeteri kadar pompalanmaması neticesinde meydana çıkan bu semptom sık sık görülen bir sendrom değil. Şok etkileri ile meydana çıkan bu aksilik vücudunuzun tamamında görülebileceği belirli uzuvları üstünde de görülebilir.

DERİ DÖKÜNTÜLERİ: Yapılan incelemeler egzama hastalarının %48’inin yüksek tansiyon, % 29’unun ise yüksek kolesterol olma ihtimalini meydana koyuyor. Zona hastalığından muzdarip olan bireylerin ise diğerlerine göre kalp hastalıklarına yakalanma riski %59 oranında daha çok.

Kategoriler
Genel

BABA VASİYETİ

Tek oğlu tespit edilen zengin bir çiftçi yaşlanıp yatağa düşer ve oğluna vasiyetini söyler:

Yatağın altında, içi altın dolu iki adet kese var. Bunlardan biri senin, diğerini de memleketin en büyük eşkıyasını bulup ona vereceksin. Sebebini sorma, vasiyetim bu türdir!

Yaşlı adam bir kaç gün sonra ö’lür. Oğlu, memleketin en büyük eşkıyasını bulmak amacıyla ülkeyi dolaşmaya başlar. Ancak nereye gitse, hangi eşkıyayı sorsa, ondan daha da namlısı, kanlısı, belalısı olduğunu öğrenir ve bu şekilde aylarca dolaşır.
Nihayet, ülkenin yol vermez dağlarla çevrili bir kösesinde öyle bir eşkıyanın ismini işitmişki Tanrı bu türlerinin şerrinden saklasın, köylüler korkularından ismini bile fısıldayarak söylermiş. Hükmettiği dağların yamaçları onun ö’ldürdüğü insanların cesetleriyle doluymuş.

Bizim delikanlı “yedi dağın eşkiyası”nın namını dinleyince “bundan daha canavarı olamaz” deyip, eşkıyanın yaşadığı en büyük dağa doğru yola çıkmış.

Kışın ortasında dağa vardığında eşkıyanın adamları “Tek başına bu dağda ne gezersin bre ahmak?” delikanlıyı tutsak almışlar.
Delikanlı “ağanıza bir armağan getirdim” deyince onu yedi dağın eşkıyasının karşısına çıkarmışlar.

Eşkıya hakikaten dedikleri kadar varmış. Delikanlı cesaretini toplayıp babasının vasiyetini anlatmış ve koynundan kesenin birini çıkarıp yedi dağın eşkıyasına uzatmış:

“Ağam, bunu size vermezsem babam mezarında rahat yatmaz, lütfen kabul edin.”
O namlı eşkıyanın yüzünde babacan bir ifade belirmiş:
“Sevdim seni. Safsın, temizsin, dünyadan haberin yok. Benim namım bu dağları sarmıştır, fakat memlekette benden büyük bir eşkıya daha bulunur. Biz eşkıya da olsak, hak etmediğimiz mala el sürmeyiz. Sen şimdi geldiğin yoldan dön, şehre var. Gidip kadı efendiyi bul. Memleketin en büyük eşkıyası odur. Selamımı söyle, bu keseyi ona ver!..

Sonra adamlarına emretmiş:..
“Bu yiğidi, başına bir iş gelmeden düze indirin, kent yolunda bırakın!”
Delikanlı şehre inmiş kadı efendinin konağına varmış, başından geçenleri anlatmış:

İşte bu tür kadı efendi. Bu keseyi hak eden sizmişsiniz, ben de şayet kabul ederseniz size takdime geldim.

Kadı efendi yerinden fırlamış:
“Vay ahlaksız eşkıya! Hakkımızda neler demiş. Be hey Tanrı’tan korkmaz kul, sen ne yüzle bana haram para öneri edersin? Şimdi yatırayım mi seni kırbaç altına?”

 

“Efendim ben de anlatılanlara uydum, ne yapacağımı bilmez durumdayim. Bana acıyın.”

Kadı efendi, gözünü uzaklara dikip biraz düşünmüş, sonra kara kaplıyı açıp sakalını sıvazlamış:

İmdiii..Bir din ve devlet temsilcisinin bu tür açıktan para kabul etmesi hem yasau âliye, hem de Tanrı rızasına münasip olmayıp, alan da veren de bu âlemde ve mahşerde suçlu haline düşer. Lakiiin, şayet aramızda bir ticari akit tanzim eder ve sen bana bu bir kese altını bir alış veriş sonucunda takdim eyler isen, ben dahi bunu senden bir hizmet karşılığı alır isem, şer’an caiz olup başkaca bir prosedür yapılması gerekmez. Yani, kısacası, ben bu altınlar karşılığı sana bir şey satacağım.

Ne satacaksınız kadı hazretleri?

Kadı efendi, elini uzatıp pencerenin dışını göstermiş:

Bak bu dışardaki bahçe ve civarındaki cümle arazi bana aittir. Şimdi bak bakalım, ne görüyorsun bu arazinin üzerinde?

Kar, her yeri bembeyaz kar kaplamış.

Pek güzeeel.. İşte ben bu arazideki karları sana satacağım, sen de bir kese altın karşılığı aldığını beyan eden bir belge imzalayacaksın, bu türlikle alış veriş tamam olacak.

Altınlardan bir an evvel kurtulmak isteyen genç çocuk, ‘efendim aklınızla yaşayın’ deyip öneriyi kabul etmiş, imzalar atılmış. Altın kesesini kadı efendiye teslim eden çocuk, huzur içersinde oradan ayrılmış. Memlekete gitmeden evvel bir handa geceleyip hem karnını doyurmayı hem de biraz dinlenmeyi düşünmüş.

Handa horul horul uyurken, sabaha karşı bayanın emrindeki zaptiyeler kapıyı yumruklamışlar.

Kalk hele, kadı efendi seni görmek ister, davası varmış.

Genç çocuk, ‘ne davası ola ki?’ dese de yaka paça bayanın huzuruna çıkarmışlar.

Bir de bakmış ki, kadı efendi öfke içersinde. Daha, ‘selamın aleyküm’ diyemeden kadı efendi bağırmış:

Be hey utanmaz, arlanmaz, eşkiya kılıklı işgalci. Bre biz seninle dün akşam arazimdeki karları satın aldığına dair mukavele imzalamadık mı?

 

İmzaladık kadı efendi, ben de karşılığını size takdim ettim.

Sus!..Bak bakayım dışarıya, ne var arazimin üzerinde?

Ne olacak, kar var. Tıpkı dünkü gibi.

Mel’un, hala konuşuyor! Dün sen bu karları benden satın almadın mı? O durumda senin karların ne hakla benim arazimi işgal ederler? Şimdi bu işgal, yasa dairesine ve de hak rızasına makul mudur? Derhal kaldır o karları benim arazimden, yoksa, vallahi acımam, seni işgalcilikten hapse attırırım!

Aman efendim, dönümler dolusu karı ben nasıl kaldırayım?

Onu, arazimi işgal etmeden evvel düşünseydin!

Delikanlı gene yalvarmış:

Efendim, ocağınıza düştüm, yok mudur bu işin de kitaba makul bir hal yolu?

Kadı, kara kaplıyı gene açmış, bir müddet mırıldanarak okuduktan sonra:

Vardır!.. İmdiii. Arazi sahibi ve davacı olan ben ile, davalı sıfatı ile sen arasında, arazimi işgal bedeli karşılığında, benim de rızam ile bir kese altın karşılığı işbu karları burada tutmaya iznim olduğunu belirtir bir mukavele imzalarsak, bu konu yasa ve nizama makul bir şekilde duruma kavuşur. Yanii, sen bana öbür kese altını da işgaliye bedeli olarak vereceksin.

Bizim genç çocuk öbür kese altını da vermiş, gereken evrakları imzalamış, konaktan çıkıp temiz havaya kavuştuğunda, dağlara bakıp bağırmış:

Hey gidi yedi dağın efesi, Sen haklıymışsın. Daha büyük eşkıyalar da varmış. Senin açık açık yaptığın eşkıyalık, bunların yasala yaptığı eşkıyalığın yanısıra nedir ki!…

Bu gün de bu tür midir acaba!

Tanrı işi kitabına uyduran, uyduramayan cümle eşkiyadan korusun!

Kategoriler
Genel

800 ALTIN

Olay 1506’da Frankfurt’ta kaydedilmiştir. Bir tüccar 800 altın kaybeder. Yoldan geçtiğimiz bir marangoz da tesadüfen bu tüccarın çantasını bulur. Son derece dindar olan marangoz cüzdanı bulduğunu kimseye söylemez ve bu kadar çok para kaybının farkedilmesinin olası olmadığını değerlendirir ve sahibinin bu parayı arayacağını düşünür.

800 altın ne kadardır? O zaman, 40 altın amacıyla iyi bir at satın alınabildiğinde aşağı yukarı 20 at bedeli kadardır.

 

Bir gün marangoz kiliseye gider. Rahibin, Frankfurt’a giren tüccarın 800 altın kaybettiğini ve bulanın 100 altın ile ödüllendirileceğini duyurur.

Bunun üstüne marangoz parayı getirir ve Rahibe teslim eder.
Tüccar gelir ve çantayı alır. Fakat marangoza, vadetmiş bulunduğu 100 altın’ı ödemeyi reddeder. Marangoza 5 altın uzatır. Marangoz tüccara sözünü tutmasını söyler. Açgözlü tüccar, vaat edilen 100 altın’ı vermemek amacıyla cüzdanında 800 değil 900 altın bulunduğunu iddia eder. Marangozun çantadan para aldığını iddia eder. Rahip, marangoz amacıyla ayağa kalkar. Marangozu tanıdığını ve onun dürüst bir adam bulunduğunu söyler. Asla bu tür bir şey yapmayacağını söyler. Tartışma kızışır. Rahip, tüccarı ve marangozu Frankfurt mahkemesine götürür.

 

Hakim süreci başlatır. Tüccara, İncil’e elini koyarak 900 altın kaybettiğine yemin etmesini söyler. Tüccar tereddüt etmeden elini İncil’e koyar ve yemin eder. Yargıç, marangoza 800 altın bulduğuna yemin etmesini söyler. Marangoz da elini İncil’e bastırarak yemin eder.

 

Herkes merakla hakimin kararını beklemektedir. Hakim her şeyin gün gibi açık bulunduğunu belirterek, “Marangoz 800 altın buldu ve tüccar 900 altın kaybetti. Yani marangozun bulduğu kese tüccarın değil. Dolayısıyla marangozun bulduğu para, sahibi çıkmadığına göre Marangozun kendine aittir. Tüccar ise kaybettiği 900 altınını aramaya devam edebilir” ,kararını verir.

 

Fakir bir marangozun haklarını reddeden pinti bir tüccar adil bir yargıç yönünden cezalandırılmış ve bu olay Frankfurt tarihine bu şekilde geçmiştir…